Zamanın kendine ait bir şiddeti ve gücü vardır. Bu yüzden hatırlandığında bize acı ve keder veren bir şeyler saklıdır içinde.
Anılar, biz istesek ya da istemesek de çıkıp gelen şeylerdir. Ama hayat bunları bize toplu halde sunmaz, hazmetmemizi kolaylaştıran bir rutinle çıkarır karşımıza. Yaşadıklarımızı içselleştirmemiz için gerekli mesafeyi de yaratır. O mesafe sayesindedir ki, her seferinde ruhumuzu, aklımızı yeniden konumlandırırız.
Kenan İpek'in hikâyelerini okudukça onun nasıl bir inatla geçmişi didiklediğini, anılarının altını nasıl korkmadan kazdığını, kaybolmuş fotoğraflarını ve başından geçenleri geri getirmek için gerekli olan hatırlamayı nasıl bu kadar ısrarla istediğini anlıyorsunuz… Hikâyelerini okudukça kalbim biraz değil, epeyce sızladı.
Ercan Kesal