"Yaralı bir kalp, atmasa da başka bir kalbe ihtiyaç duyar."
Aklıma düştü, kendime bir dost edindim. Aklıma düşen başıma da geldi. Anladım, benim konuşmaya ihtiyacım var. Ve sözümü kesmeden birinin dinlemesine... Ara ara belki terslenmeye... "O kadar da değil!" denmesine... İşte tam da böyle bir anda imdadıma yetişti o dost. Ben ne okursam onu okuyacak. Nereye gidersem o da oraya gelecek. Ne görmüşsem, o da onu görecek. Öyle söz verdi.
Gel gör ki okuduklarımız aynı, yollarımız bir, gördüklerimiz birebir örtüşse de zaman zaman farklı düşünebileceğimizi de söyledik birbirimize. İşte bir tek burada ayrılsın yollarımız… Karşıma geçecek ve ne düşündüğünü bana çatır çatır söyleyecek. Tartışacağız. Bazen de hemfikir olacağız. Bazen ben ona boyun büküp, "Haklısın!" diyeceğim. Bazen de o... Yani bundan böyle zaman zaman bir o anlatacak, bir ben... Bir o soracak, iki ben... Aklımız konuşmalarımızdan ne kadar uzak olacak, onu da zaman gösterecek.
Kalpten kalbe bir yol vardır derler, bilir misiniz?
Gönüller hemdem olsun, yeter…