Bir istasyonda, bir yolcu, gidecek olmanın gözü pekliğiyle, sık sık gördüğü rüyayı ilk kez anlatırken birine, tereddüt eden Pembe'yi, eşkıya mağduru Elmas'ı, banka uzanmış ölümü bekleyen Azer'i, vefakar Üzeyir'i, çocuklarıyla neşe içinde yavan ekmeği kopara kopara yiyen anneyi, başı bütün olmayan kadınları, erkeksi Maral'ı, fasulyelerin ölmeyeceğine inanan beyaz atkılı adamı, yeşil mantolu, kızıl saçlı, alımlı genç kadını, uduyla deva bulan Ali'yi, Neva'yı, zamanı yorumlayan büyük saati, yenilen Mehmet'i, siyah kurdeleli mektupları, siyah atı, Kâğıttan Adam'ı ve jandarmaların refakat ettiği gelişiyle herkesi kendi içine döndüren iri adamı başka türlü yorumluyordu.
Yasemin Karahüseyin üçüncü romanı Hemzemin'le, kısa süreliğine aynı mekânı, bir istasyonu paylaşan insanların iç dünya- larına yolculuğa çıkıyor. Bir görüntüyle kesişen yaşamları usta kalemiyle belleklerimize kazıyor.