Hendek kazılırken önlerine çıkan dev kaya parçasını, balyozları kırıldığı hâlde parçalayamayan sahabe, durumu Hz. Peygamber'e bildirmişti. Hendeğe inen Allah'ın Rasûlü (s.a.v) balyozu kaldırarak kayaya indirmiş, her indirişinde kıvılcımlar çakarak kaya param parça olmuştu. Her vuruşta çakan kıvılcım bir fethin müjdesi olmuştu: "İşte Kisra'nın sarayları!" "İşte Bizans sarayları!" "İşte Sanâ'nın sarayları" diyordu Allah Rasûlü. Sahâbîler bunu, sıkıntıdan sonra zafer vaadi olarak görüyor ve Allah'a hamd ediyorlardı
Selman'ın verdiği farklı bilgi Müslümanların ufuklarının açılmasına, müşriklerin ise ummadıkları bir engelle karşılaşıp sarsılmalarına sebep olmuştu. O güne kadar görmedikleri hendek savunması, müşriklerin harp planlarını bozmuş, sayı üstünlüklerini işe yaramaz hâle getirmişti.
İlk şaşkınlıklarını atlatan müşrik ordusu, karargâhını hendeğin zayıf noktasının karşısına kurmuştu. Müşrik süvarileri ok atışlarıyla hendeği kontrol altında tutan mücahidlerin savunma gücünü deniyordu.
Şehrin güneydoğusu, burada yaşayan Yahudi Kureyzaoğulları ile yapılan anlaşmayla emniyet altına alınmıştı. Ancak şimdi Yahudilerin bu anlaşmayı tanımadıkları konuşuluyordu. Haberi araştırmak için gönderilen elçiler ihaneti doğrulamışlardı.
Karşılarındaki düşmanın caydırıcı gücünü gören içerideki münafıklar, arkalarındaki Yahudilerin ihanetini de duyunca, kadın ve çocuklarını savunma bahanesiyle cepheden ayrılmışlar, savunma hatlarını iyice zayıflatmışlardı.
Zor günlerdi…