Henüz Askeri Tıbbiye talebesiyken başlayan ve ömrü boyunca arzuladığı Tanrıdağı'na kavuşup atalar huzurunda diz vuruncaya kadar aralıksız sürdürdüğü tefekkür ve yazın hayatında onlarca eser üreten Atsız, vefatından 46 yıl geçmesine rağmen milyonlarda Türk'ün kalbinde ve zihninde diri kalmaya devam ediyor. 30'lu yıllardan bugüne bütün nesillerin kalbine Türklük ve vatan sevgisini edebi eserleri vasıtasıyla yüksek estetik ve heyecan ile yerleştirmiş, ilmi çalışmaları ile çoğu zaman meydan okumuş ve eşsiz katkılarda bulunmuş olan büyük fikir adamı hâlâ tam olarak anlaşılmış ve aşılmış değil. O, her zaman Türkolog, tarihçi, yazar, şair, öğretmen, fikir ve dava adamı olarak anılsa da kendini tek bir unvan ile tanıtmıştır: Her Devrin Menkûbu Kartvizitine kadar taşıdığı bu unvan hakikaten bütün ızdırabının ifadesidir. Yıllarca süren mahpusluk, sürgün, görevden alınma, ekmek kazanmasının önüne çekilen türlü setler, tabutluklar, işkenceler, hedef gösterilmeler ve tecrit… Asla eğilmeyişi, ömrü boyunca çektiği kederlere aldırmadan dürüstlüğe devam edişi, dik duruşu ve sert çıkışları yaşadığı "her devrin" egemenleri tarafından onun "istenmeyen adam" ilan edilmesine sebep olsa da yılmaz karakteri okuyucularının ve talebelerinin zihninde onu bir ebedi şahsiyet kılmış, Türk fikir ve yazının hayatında ebedi otağ kurmasına neden olmuştur. Doğumundan "Şu Azrail erce karşıma çıksa hemen süngü mübazeresi teklif edeceğim ama herif erkekçe gelmiyor ki… diyerek ölüme meydan okuduğu son günlerine kadar hayatının bütün safhasının, kaleme adlığı eserlerin, ilmî çalışmaların incelendiği ve irdelendiği, biyografi niteliği çalışan bu eserde gerek kendisinin gerekse çevresinin dilinden anılarını, sorgu ve savunmalarını, devlet arşivlerinde Atsız'dan bahseden belgeleri, ilgili gazete haberlerini ve onu tanıyanlar kendisi hakkındaki görüşlerini bulacak, Türk milletinin yetiştirdiği en büyük dava adamlarından biri olan Hüseyin Nihâl Atsız'ı daha yakından tanıyacaksınız.