"Suyu çekilmiş göl, ovada bir leke. Tuzdan eğrilerle kucaklanmış yüzeyinde batıp çıkan ördeklere bakıyorlar, susuyorlar. Balyaların ardındaki ses şimdi uzun soluklara dönmüş. Havada başak kokusu. Cem avucunun ayasını sakalında, yara izinde gezdiriyor. Diğer elindeki zarf, kalın güçlü parmakları arasında birkaç kat. Zeynep bölüyor sessizliği. 'Gidecek misin?' "Duydun demek." Zeynep'in dudaklarına gölün kenar çizgilerinden bir eğri yansıyor."