Her şeyi sevebilmek mümkün mü?
Her Şeyi Sevebilmek: Bir Ütopya, bir gelecek hayali değil, tek bir mekân ve zamana bağlı bir ütopya hiç değil! Aksine bu, şimdiki dünyayı her şeyiyle sevebilmenin ütopyası. Her şeyi sevebilmek gerçekten mümkün müdür?
Her şeyi... İşkenceleri, bombaları, terörü, savaşları, kazaları ya da hastalıkları da mı? Yazar Paul Shepheard, bu soruya şöyle yanıt veriyor: "Ayrımcılığın ve diyalektiğin bir sövgü haline geldiğini ve kasten her şeyi sevmeye başlamanın, buna karşı çıkmanın bir yolu olabileceğini düşündüm. 'Her Şeyi Sevebilmek bir ütopyadır' diye düşündüm. Etrafımızdaki dünyaya karşı duruşumuzu basitçe yeniden çerçeveleyerek yapabileceğimiz bir ütopya olduğunu düşündüm." Peki ama nasıl?
Daha iyi bir dünya olabilir mi?
Shepheard, bu ütopik önerisini kent hayatı, kadın-erkek ilişkileri, arkadaşlık, çocuklar, sanat, bilim, tarih ve toplum kesitlerinden ele aldığı örneklerle sorgularken Dünya'nın varoluşunu, Yaratılış Efsanesi ile 'homo sapiens'in Evrim hikayesini de tartışmasına katmadan edemiyor.
Peki ya dil? Şimdiki dünyaya bakışımızı o nasıl etkilerdi acaba? Örneğin 5N1K'daki soruları birleştirebilsek Dünya ve insanlığın varoluş, etik ve metafizik ile ilgili sorunlarını çözebilir miydik? Einstein'ın görelilik kuramıyla şimdiki zamanda yaşamak arasındaki bağlantı nasıl kurulabilir ve bunun 'tek mümkün dünya' ile nasıl bir ilişkisi olabilir? Yoksa var olan dünyadan daha iyi bir dünya mümkün değil mi gerçekten?
Siz de bir mimar, bir sanatçı ve bir materyalist olan Paul Shepheard'ün şimdiki dünyaya farklı bir şekilde bakma denemesine katılır mısınız?