Bu seri ile birçok uygarlığa beşiklik yapan ülkemizdeki antik yerleşim yerlerinin tanıtımı, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması amaçlanmaktadır. seri, bilimsel nitelik taşımaklak birlikte, konunun uzmanı olmayanların ve bu kentleri gezecek ziyaretçilerin de anlayabileceği tarzda yazılmış ve çok sayıda görsel malzeme ile desteklenerek, okuyucunun kenti hissetmesi hedeflenmiştir. "Menderes Ovası'nı geçenlere, doğuda Latmos'un patlamaya hazır görünen, zikzak çizen kara çehreli doruğu gözdağı verir. Bu dağ, bir gölle işlek yola olan bağları kesilmiş, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde, verimli topraklardan yoksun bölgenin eskiden beri en ıssız yeri olmuştur. Birbiri üstüne karmakarışık yığılmış kayaların eşi benzeri olmayan yabanıllığı, bir gezginin yaşayabileceği en büyük doğa yaşantılarından biridir." Martin Schede'nin yukarıdaki sözlerle çok iyi anlattığı bu dağlık bölgede, son yıllarda pek çok arkeolojik buluntu ortaya çıkarılmıştır. Anadolu'nun kutsal dağlarından biri olan Latmos'un doruğu, Hava Tanrısı'nın tahtıydı. burada son zamanların en önemli keşfi, dünyada eşi benzeir olmayan prehistorik kaya resimleridir. Karadere Mağarası muhtemelen Hava tanrısı'nın en önemli tapım merkeziydi. Günümüzde burayı ziyaret edenler, dağın tepesi ile kaya resimleri arasındaki ilikiyi kolayca anlayabilirler. Gizemli ve coğunlukla korkutucu bir izlenim bırakan Latmos Dağı, bağrından kendi tanrılarını, söylencelerini ve azizlerini çıkarmış, dağın kayalık doğasının damgasını vurduğu, kendine özgü bir kültür ortaya çıkmıştır. Yirmi yıldır Latmos Projesi'nin başkanlığını yürüten Dr. Anneliese Peschlow, Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü'nde (DAI( araştırmacıdır.