"Eskiler ilmin bir nokta olduğunu, ama cahillerin onu çoğalttığını öğretiyorlardı. Bu açıdan bakılacak olursa, zaten sözcükler gürültülerden ve düşünceler, kuantum mekaniğinin yorumlanışından görgü kurallarının eleştirel tarihçesine, kapitalizmin ortaya çıkışından Tibet eskatalojisine, Hint mitolojisinin yapısalcı çözümlemesinden Çin kaligrafisinin mistik felsefesine dek bütün düşünceler ihmal edilebilir ayrıntılardan ibarettir ve esası işaret ettikten sonra sözü uzatmanın lüzumu yoktur. Ben de burada en azından ethos ("mizaç, ahlak") üzerinde durdum ve onun episteme'nin ("bilgi, hikmet") yegane zeminini kurduğunu belirttim, öyleyse pekala sözün özünü söylemiş sayılabilirim."