"Hiçbir Yerin Ortasında" söze başlayan Bekir, yıkıcı soruların eşliğinde zihnini eşeliyor, hiçliği yıkma teşebbüsüyle adım adım ilerliyor.
Birçok yerin arasında ve arafında kalan Bekir, sorularla kendine ulaşma gayretine giriyor.
Çaba gösteriyor kısacası, "hiçbir yer"i, en azından "bir yer" yapma çabası… Mühim olan da bu değil mi? Çaba, zerafetidir arayışta olanın. Çaba, yolun güzergahını belirleyendir.
Ve sorguysa, hakikate ulaştıracak yolun tek ana hattı…
Bekir, masumiyetini platonikliğiyle ve öze-yönelimle sağlıyor. İnsandan öteye koyuyor sevgilisini ve inanarak devam ediyor yoluna. Yanılgı mı? Kim demiş…
Ebubekir Karakaya; özgün ve duru, yine de keskin üslubuyla okuyucuyu içine alıyor; bir çırpıda bitecek ama etkisi devamlı sürecek yoğun bir anlatı ortaya koyuyor. Öykü ve anlatının bu keyifli iç içe geçmişliği, bilinçakışı yönteminin akışkanlığı, muhatabını keyifle gezdiriyor "hiçbir yerin sonsuzluğu"nda…
Fihrist, tutku dolu okuyucularına bu ısrarlı mizacın ürünü olan yoğun metni armağan ediyor ve iyi okumalar diliyor.