Hilal-i Ahmer Cemiyeti
Arka kapak yazısı : “İnsâniyyet ve medeniyyetin mebde’i ile müntehâsına bir nazar-ı dikkat ve hikmet atfedilecek olsa âlem-i insâniyyet ve medeniyyette cengin îcâdına şaşılmayıp fakat bugüne kadar devâmına şaşılabilir. Hele insâniyyet ve medeniyyetin bundan sonra vâsıl olacağı daha şimdiden bedâheten tahmin edilen derecât-ı âliyyesi göz önüne getirilecek olur da muhârebenin o zaman dahi devâmına ihtimâl verilir ise insanın bütün bütün şaşırıp kalmaması mümkün olamaz.” Osmanlı Hilâl-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti, 11 Haziran 1868 tarihinde “Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti” adıyla kurulmuş, 1877 tarihinde “Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti” adını almıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun en zor döneminde askerlere yardım amacıyla kurulan Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, uluslararası harekete “kızıl ay” amblemini de kazandırmış, böylelikle “hilâl”i dünyaya armağan eden kurum olmuştur. Elinizdeki bu kitap, millî ve milletlerarası bir yardım kurumu olan Hilâl-i Ahmer Cemiyeti hakkındaki birincil kaynaklardan biridir. 1879 tarihli bu eser, Hilâl-i Ahmer’in kuruluşunu ve özellikle Osmanlı-Rus Harbi sırasındaki faaliyetlerini ele alır. Ahmed Midhat Efendi’nin 1878 tarihli üç ciltlik Fransızca Société Ottomane de secours aux blessés et malades militaires [Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti] adlı eserden derlediği Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, Fransızcası olmayan Türk okuyucunun Hilâl-i Ahmer ile ilgili malumata erişmesinde köprü görevi görmüştür. Ahmed Midhat Efendi’nin yer yer kendi izlenim ve görüşlerini de okurlarla paylaştığı bu eser, Hilâl-i Ahmer’in ilk kuruluş tarihi gibi muğlak bazı hususlara ilişkin net yorum ve bilgiler sunmuştur. Uzun süre, Hilâl-i Ahmer üzerine çalışan araştırmacılar için önemli bir kaynak işlevini gören elinizdeki bu eser; VakıfBank Kültür Yayınları’nın “Cumhuriyet’e intikal eden köklü kurumların tarihi” ile ilgili çalışmalarının bir numunesi olarak okuyucularla buluşuyor. Yazar Hakkında: 1844 yılında İstanbul’un Tophane semtinde, orta halli bir esnaf ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ağabeyinin memuriyeti vesilesiyle gittiği Niş’te rüşdiyeyi tamamladı ve o sırada Niş valisi olan Midhat Paşa ile yakınlaştı. Midhat Paşa, 1864 yılında kurulan Tuna Vilayeti’nin ilk valisi olarak atanınca, Ahmed Midhat da vilayetin merkezi olan Rusçuk’ta Vilayet Mektûbî Kalemi’nde memuriyete başladı. Bu sırada hem Fransızca öğrenen hem de Tuna Gazetesi’nde yazarlık hayatına başlayan Ahmed Midhat, 1871’de İstanbul’a döndü ve hızlı bir şekilde yayıncılık, gazetecilik ve yazarlık hayatına atıldı. Bu yıllarda önce Tahtakale’deki evinin bodrumuna yerleştirdiği bir makine ile matbaacılığa başladı, daha sonra Kırkambar Matbaası’nı kurdu. 1873’te Genç Osmanlılarla birlikte sürgüne gönderildi ve Ebuzziya Tevfik ile birlikte sürüldüğü Rodos’ta 38 ay kaldı. Sürgünden İstanbul’a döndükten sonra yayıncılık ve yazarlık işlerini hem özel girişimlerle hem de II. Abdülhamid ile kurduğu ilişkiler sayesinde atandığı devlet görevleriyle sürdürdü. 1878’de çıkarmaya başladığı Tercümân-ı Hakîkat gazetesi Osmanlı gazeteleri arasında en uzun süre yayımlanan gazetelerden biri olmuştur. II. Meşrutiyet döneminde yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldı ve yazı hayatından da çekildi. 28 Aralık 1912 tarihinde Darüşşafaka’da nöbetçi olduğu bir sırada kalp durmasından hayatını kaybetti. Cenazesi Fatih Camii haziresine defnedildi.
Devamını Oku