"Tac Mahal benim tarif etmekten aciz olduğum bir güzellikte. Adeta akıllara durgunluk veriyor. Daha sonra Agra kalesini gezdik. Delhi'deki Red Fort'a çok benziyor. Son olarak da İtimadu'd Devle'nin mezarını gördük. Hepsi mimari şaheser olan bu eserler nasıl heybetli nasıl haşmetli bir bilseniz! Dünyanın hayranlıkla seyrettiği bu şaheserleri bizim atalarımızın yaratmış olması ayrıca heyecan veriyor insana. Tac Mahal şimdi müze olarak teşhir ediliyor. İnsanoğlunun bu kadar muktedir olabileceğini düşünmek bile aklımın alamayacağı bir şeyken, bunları görmeyi düşünün bir de." 1963-65 yılları arasında yüksek lisans eğitimi için Hindistan'da bulunan ilk Türk öğrenci Saime İnal, ailesine yazmış olduğu mektuplarda, Agra şehrine yaptığı gezide gördüğü Babür İmparatorluğu dönemi eserlerini böyle anlatıyor. Saime İnal'ın mektupları, 1947'de bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından Güney Asya'nın bu büyük ülkesinin siyasi dönüşümü, ekonomisi, kültürü ve sosyal hayatı hakkında tanıklıklarla dolu. Yaşamının sonraki döneminde Fars Dili ve Edebiyatı'nda Türkiye'deki en önemli akademisyenlerden biri olacak Saime İnal'ın yazdığı satırlar, Aligarh İslam Üniversitesi'ndeki öğrencilik günlerinin yanı sıra Bangalore'dan Agra'ya, Keşmir'den Madras'a yaptığı gezileri ve Delhi'deki Türk Büyükelçiliği bünyesinde düzenlenen toplantı ve etkinliklerden izlenimleri içeriyor.