Hintli dokumacı, çok güzel halılar yapmak istiyor. Yavaş yavaş, güzel güzel dokuyor da dokuyor. Derken, bir gün dokuma tezgâhı kırılıyor. Ona yeni bir tezgâh lazım. Dokumacı, ormanda tezgâhına layık bir ağaç arıyor, arıyor ve buluyor. Masal da işte burada başlıyor.