Hıristiyanlıkta Hz. İsa'dan sonra takipçileri ve İsa yolunda canlarını feda ederek şehit olan insanlar zamanla kutsallaştırılmış, Tanrı ile insanlar arasında arabulucular olmuş, onların hayatlarında iken gösterdiği olağanüstü güçlerin, mucizelerin de öldükten sonra geriye bıraktıkları beden parçaları ve onlara temas eden kutsal nesneler olan reliklere geçtiğine inanılmıştır. Sadece insanlar arasında değil, kilise tarafından da reliklere tazimin gösterilmesi gerektiği konsil ve kanonlarla açıklanmıştır. Reliklerle ilgili konsil kararları, kilise kanonlarının bu kutsal nesnelere bakışı ve onlara yüklenen kutsal güçlerin sonucunda reliklerin bulunduğu yerlerin kutsal hac mekanlarına dönüşmesine ve insanların buralarda özellikle şifa amaçlı olarak mucizeler beklemelerine neden olmuştur. Reliklere artan saygı kiliselerin altarlarında/sunaklarında yer edinmelerini sağlamıştır. Orta Çağ döneminde her kilisenin altarında relik bulundurması gerektiği şartı gelince relikler üzerinden yapılan istismarlar da artmaya başlamış, reliklerin sahteleri yapılmış, alınıp satılmış ve hırsızlıkları yapılmıştır. Hırsızlıkları yapanların arasında özellikle rahiplerin görülmesi yapılan eylemi kutsallaştırmış ve kutsal istismarlar ortaya çıkmıştır.
Kitapta, Hıristiyanlığın arka planında kalan bu inanışların ortaya konularak Hıristiyanlığın ve geleneklerinin daha iyi anlaşılabilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmanın, Hıristiyanlığın görünen tarafının yanında çok fazla bilinmeyen bir yönünün de tanınmasında yardımcı olacağına inanılmaktadır.