Halife Harun Reşîd, Cuma namazı için camiye girmiş. Kürsüde vaaz vermekte olan vaiz efendi karşısında halifeyi görünce fırsat bu fırsat diyerek ikazlarındaki üslûbunu sertleştirdikçe sertleştirmiş. Namazdan sonra Halife vaiz efendiye:
Kardeşim demiş, ne sen Hz. Mûsâ'dan (as) üstünsün, ne de ben Firavundan daha beter biriyim. Allah, uluhiyyet davasında bulunan despot bir adama iki peygamberini gönderirken: "Gidin de ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, düşünür yahut içi titrer de Allah'tan korkar."(Taha, 20/44) talimatını verdi. Sen de böyle yapsaydın daha iyi olmaz mıydı?
Halifenin bu uyarısı ne kadar doğru ve haklı değil mi sevgili okurlarım? Allahlık davasında bulunmuş birine karşı, sonsuz kudretin sahibi olan Allah'ın gösterdiği şu güzel muameleye, şu yumuşak dile ve şu sabr-ı cemile bir bakın lütfen. İşte elinizdeki bu kitap; başta yazarına sonra da bütün konuşmacılarımıza hitabet sanatındaki bu incelikleri dikkatlere sunmak için kaleme alınmıştır. Okuyucularımız, bu kitapta çok farklı başlık ve çok farklı konu bulacaktır. Böyle olmasının bir sebebi, hitabetin konusunun her şey oluşudur. İkinci bir sebebi de bütün hatiplerimize bol, güzel, kimi zaman da orijinal materyal ve mühimmat yetiştirme arzumuzdur. Bu çalışmada güzel şeyler bulursanız onlar Rabbimizin lütfu ihsanıdır; eksikler, kusurlar görürseniz onlar da bu kitabın yazarına aittir. Allah hepimizi kibirsiz, riyasız ve razı olduğu üslupla konuşan, konuştuğunu yaşayan hatîplerden eylesin.