İnsan yaşadığı ne olursa olsun hatırlamak için değil unutmak için bağışlar kendini. Eminim ki çöp kutuları unutulmak istenen bir yığın yazılıp, çizilmiş ve üzeri tekrar karalanmış buruşturulup atılan kağıtlarla doludur!.. Öte yandan durmadan biriken yeni anılar yaşamın arasında yer alınca, farklı bir bakış penceresi sunar. Değiştirdiği ev, şehir, iş yeri, okul nasıl oluyor da yeni rol model bir kişi yaratıyor? Herkesin kendi sokağı, kendi evi, semti düşüncesi toplumsal değerler ve kültürel açıdan da daralmakta. Kadın erkek ilişkilerinde bitmek bilmeyen şiddet, çatışma geleceğin anne ve babalarını daha kırılgan, ürkek aile modellerine hazırlamakta…
Sevmekten, sevilmekten korkan, birbirine yabancılaşan toplum bireyleri, mutluluğun yalnızca çarpık ilişkilerde sanıyor. Sevginin yerini kin ve öfke alınca korkularla yüzleşmekten çok, korkularla yaşamaya alışmak kalıyor. Nefret, olayların duygu akışını değiştirir. Yaşam mücadelesindeki başarının sırrı insanın kendini sevmesi, sevginin gücüne inanmasındadır. Kayıp çocuklar bir yurdun yalnızlaştırılan kadınlarından doğmuştur? Hesap sorabilecek hiçbir makam olmaması bu trajedinin ne kadar içselleştirildiğini gösterir.
Yaşam zorluklarının unutturduğu sevgiyi, güzellikleri, iyilikleri, manevi değerlerin ve sevginin en büyük güç olduğunu anlatan bu kitabı severek okuyacaksınız…
- Döndü Açıkgöz