İki adam… İki millet… Ayrı ayrı yerlerde doğup büyüyen bu iki adamı kader Şam'da birleştirir. Bir yüzyıla sığan gerçek hayat hikâyesinde, yaşanan acı tatlı olaylara yer verilmekte; romanın Ermeni ve Türk kahramanları birbirine kırılmadan küsmeden dostluklarını sürdürmekte, zaman zaman özeleştirel bir dille iki milletin nerede hata yaptığını anlamaya çalışmaktadırlar.
Şam'da doktorluk yapan ve de mesleğini seven Dr. Nurettin Söylemez, koskoca bir aileye tek başına bakarken, parasal olarak son derece zorda kaldığı ve ne yapabilirim, bu aileyi nasıl geçindirebilirim diye kara kara düşündüğü bir sırada, karşısına çıkan bir Ermeni genç, annesinin hasta olduğunu söyler ve doktordan yardım ister. Doktorla birlikte Ermenilerin yerleştirildiği bir köye giderler. Köylerine bir doktor geldiğini duyan diğer Ermeniler de kendi hastalarına bakması için ondan ricada bulunurlar. Türk doktor, bu dönemde Ermenilerden iyi para kazanır. Hastaya gidip gelmeler, sonunda bir dostluğun doğmasına neden olur.
O dönemde Osmanlının ve Osmanlı ordusunun durumu, zorunlu göç, Doğu Anadolu'daki olaylar, Rusların Doğu Anadolu'ya girişleri ve o döneme ait olan ve günümüzde hala etkilerini çok canlı bir şekilde yaşadığımız pek çok tarihi olay yalın bir şekilde anlatılmaktadır. Türk-Ermeni Sorunu üzerine biraz farklı bir açıdan da olsa tekrar düşünmemizi sağlayacak olan bir eserdir Hoşçakal Şam.