İslam Medeniyeti özelinde müsamaha kavramıyla anlaşılabilecek olan hoşgörü, başkasının var olma hakkına saygı duymak şeklinde düşünüldüğünde, farklılıkların normallik haline geldiği modern toplum yapısı için oldukça önemli hale geldiği görülmektedir. Başkasının kendisi olarak var olmasına rıza göstermek, bireyin ötekini bir tehdit olarak değil bir imkân olarak görmesine zemin hazırlayacaktır. İslam medeniyetinin tarihi seyrine bakıldığında bu imkânın bir zenginlik kaynağına dönüştüğü müşahede edilmektedir. Kendine benzemeyenin var olma hakkına saygı duymak kendi duruşundan emin olmak manasına da işaret etmektedir. Dolayısıyla hoşgörü üzerinde durmak aynı zamanda günümüzün kırılganlığı üzerinde de düşünmektir. Çünkü hoşgörüsüzlük; kırılganlık, zayıflık ve katılıkla ilgili iken hoşgörü; metanet, saygı ve ötekine açık olmakla ilgilidir. Bu saygı ve açıklığın belli sınırları içermesi gerektiği sınırsız hoşgörünün kendini de ortadan kaldırmaya sebep olacağı da hatırda tutulmalıdır.