Ashâb-ı Kirâm, Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in irtihali ile "Kur'an ve sünnet" emanetinin büyük mesûliyetini müdrîk olarak, dünyaya bu ilâhî nuru ulaştırmak için kutlu bir sefere başladılar. Hulefâ-i Râşidîn devri bu hususta muazzam gayretlerle doludur. Dünya, ruhlarını iman ve irfan nûru ile tezyin eden bu mü'minleri hayranlıkla seyredip tâbî oldu. Medine'de kurulan İslâm Devleti böylece medeniyetin beşiği haline gelerek tarihe altın sayfalar yazdırdı. Bugün de Asr-ı Saâdet ruhunu kuşanıp, gönüller fethine niyet eden yetişmiş insan ihtiyacı ortadadır. "Her ideal, onu temsil edenlerin karakter ve şahsiyetine bağlı olarak yücelir ve şekillenir. Kitleleri peşinden sürükleyen, yüksek karakter ve şahsiyet sahibi insanlardır. Toplumların yükselişinde, onların önündeki âbide şahsiyetlerin mühim bir yeri vardır. Bu bakımdan, insan yetiştirmenin gayreti içinde bulunmak, en mühim vazifelerimizdendir." Bu mühim vazifenin hâdimi olabilmek temennisiyle...