Gececi kuşların ve baykuşların bile uzak durduğu Mezarhisar köyünde yaşanan vahşetin ve o harap köydeki yokuşların en tepesinde yer alan, Hunâşamzade dedikleri ailenin uğursuz konağının hikâyesi... Tuna boylarından Edirne'ye uzanan asırlık dehşet…
Işıldayan gözlü hortlakların, kanı çekilmiş cesetlerin, öte âlemden sivri dişlilerin, gecenin dehşetli yaratıklarının eşliğinde Hunâşamzade ailesinin asırlık musibetinin peşine düşüyor, Istrancalı Abdülharis Paşa ile birlikte nesilden nesle aktarılan lanetin sebebini araştırıyoruz.
"Bulutlar dağılmış ve dolunay meydana çıkmışken, bir kere daha manastırın üzerinde bir karaltı tekinsiz kanat çırpma sesleri eşliğinde çöktü. Puhudan, azim akbabalarla kartallardan daha büyük, kanatlı bir şekil harap manastırın çatısına tüneyip ateş kızılı gözleri ve sivri dişleri ta tepeden fark edilen ihtiyar kocakarı suretiyle aşağıdakilere baktı. Belden aşağısı koca pençeleriyle ve kanatlarıyla kuşu, belden yukarısı da neredeyse pençelerine dek sarkan memeleri, ihtiyar ancak sağlam bedeni ve örüklerine toz toprak kemik dolmuş, yerleri süpüren uzun kara saçlarıyla, iki yangın yeri koca gözleri ve dikenli dalları andıran siyah siyah sivri dişleriyle çöreklenmiş ejderha misali tepeye tüneyen heyula bir çığlık kopardı."
Mehmet Berk Yaltırık'ın novellası, onun evrenine aşina okurların adımlamaktan heyecan duyacağı yeni bir patika; yeni okurlar için de kestirme bir giriş!