"Çok sonra şu gerçeği kabul etmek zorunda kalacaktır; psikanalistlerin tıbbi yöntemle ulaştıkları sonuçlara, felsefeciler sezgisel olarak onlardan önce ulaşmışlardır. Felsefe ya da düşünbilim, kabaca 'aramak' anlamına gelen 'phileo' ve 'bilgelik', 'bilge' anlamına gelen 'sophia' sözcüklerinden türedi. Filozoflar, psikanalistlerin, sayrılığı ortaya çıkarmak için sayrılanların geri ittiği semptomları arar gibi, benzeri bir yöntemle bilgiyi aradılar. Freud, histerinin ya da nevrozların gerekçesi olan takıntıyı, geri itileni nasıl aradı ise, felsefe de 'bilgi severleri' aracılığı ile kendi ontolojisi ve analojisi içinde bilgiyi aradı, bilgiyi ortaya çıkarmaya çalıştı. Felsefenin temel konuları arasında; varlık, varoluş, ahlak, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk, akıl gibi soyuttan somuta bir dizi nesnellik varsa, Freud'un psikanalitik yönteminde de sayrılığa neden olan nesnel takıntılar, engellenmiş ve geri itilmiş nesnel sayrılık gerekçeleri vardı."