Hürrem efendisi olan padişahla nikâhlanan ilk Osmanlı cariyesiydi. Aynı zamanda, kamusal alanda dikkat çekecek kadar öne çıkan, Harem-i Hümayun'u hanedan kadınlarına ait bir ikametgâh olmaktan çıkarıp siyasi nüfuz sahibi bir kuruma dönüştüren de oydu. Onun izinden giden Valide Sultanlar 17. yüzyılda Osmanlı siyasetinde çok önemli roller oynayacaklardı.
Osmanlılarda resmi bir kraliçelik makamı olmadığından, Hürrem bu rolü unvanı olmadan oynamış ve 16. yüzyılı paylaştığı Avrupa'nın büyük kadın hükümdarları ve hükümdar eşleri için, onlarla boy ölçüşen zorlu bir rakip olmuştu. Ama Süleyman ile Hürrem'in ortak saltanatı olarak adlandırılabilecek ve Osmanlı'da bir daha asla tekrarlanmayacak bu değişim o kadar radikaldi ki, onu daha hayattayken tartışmalı bir kişilik haline getirdi.
Leslie Peirce, Hürrem Sultan'da cariyelikten haseki sultanlığa yükselen, hatta "Haseki" terimi kendisiyle özdeşleştirilen Rutenyalı bir kızın, Batılıların taktığı adla "Roxelana"nın devrin en güçlü hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman ile evlenmeye kadar uzanan ilişkisinin öyküsünü dönemle iç içe anlatırken, birçok tartışmayı da çözüme kavuşturuyor.