Boyutlar, evrenler veya bedenler arasına gizlenen ruhlar, kaçkın zebaniler, uhrevi isyankârlar, yani varlığından haberiniz olmadan yaşadığınız tehlikeler…
Hepsini kabuslarımdan kopyalamış olabilirim ancak bir o kadar da gerçekle beslendiler.
Aslında, bedenini ters döndürüp tavanda yürüyen ucubelere ihtiyacımız yok. Zombi ordusunun zapt ettiği sokaklarda yaşam mücadelesi vermemize de... Oturduğunuz evin yaşarken de kötü olan ölü sahibinin sizi evden kovmak için türlü korkular salmaya çalışmasına da…
Etraf kötülüklerle dolu. Dışarıda nereden geleceğini bilemeyeceğiniz potansiyel saldırganlar kol geziyor. Ölü birinin ruhu değil, yaşayan kötüler sizi evinizden ediyor. Ekmeğinize göz koyuyor, mutluluğunuzu elinizden alıyor. Hayatlarınızı bir anda tepetaklak ediyor.
İşte böyle bir dünyanın bir başka simülasyonu, başka bir boyutta bu kitapta okuyacağınız şekilde yaşanıyor olmalı.
Kabuslarım demiştim, değil mi? En iyisi gerçeğin başka bir versiyonu diyeyim. Karanlıktaki fısıltıların kağıtlara dökülmüş hâli…
Kitaptaki öykülerde korkunun kaynağı kimi zaman karanlık maziler... Bazen ufak zaman oyunları oynayan zebani çırakları, üremek için hummalı çalışmalar yapan kötü ruhlar, pusuda bekleyen kötücül ucubeler…
Pandora'nın kutusunu bir antika eşya da açabiliyor, basit bir korku da… Bazen yerini bulmamış adalet de o anahtarın sahibi olabiliyor.
Huzursuz ve Tekinsiz, insanın bitmeyen hırsına, kibrine ve adaletsizliğine anlayışlı bir gözle bakmamıza engel olmak için var oldu. Sineye çektiğimiz, kayıtsız kaldığımız insan kötülüklerinin başka boyuttaki ya da hiç var olmamış bir evrendeki yansımalarını görelim diye. Belki bu hâli bizi rahatsız etmeye başlar. Yaşadığımız dünyayı değiştirmek için kendimizi terbiye etmeye, yani önce kendimizi değiştirmeye başlarız. Belki o mağaralardan aydınlığa çıkmaya muktedir olduğumuzu fark ederiz.
Belki…
Burada yazan hiçbir şey bir temenninin ürünü değildir. Bunların hepsi, deli saçması kabusların, gerçek hayatla bağ kurmasını sağlayan huzursuz ve tekinsiz bir hayal gücünün ürünüdür.
Ancak yine de bu, korkacak bir şey olmadığı anlamına gelmiyor.