Dün olduğu gibi bugün de doğru bir İslam ve Kur'an anlayışı ancak sünnetin sağlıklı bir şekilde anlaşılıp değerlendirilmesiyle mümkündür.
Çünkü sünnet hadisler her hangi bir kimsenin değil vahyin ilk muhatabı ve ilahi denetim altındaki ilk uygulayıcısı olan Hz. Peygamber'in Kur'an'ı anlaması yaşaması ve yo rumlamasıyla oluşmuştur. Dolayısıyla sahih bir din anlayışına sahip olabilmek için bu birikimin göz ardı edilmesi düşünülemez. Rasûlullah'ın Müslümanlığından üstün bir Müslümanlık olamayacağı gibi onun din anlayışından başka bir din tasavvuru da Allah katında makbul değildir.
Binaenaleyh her bir inananın dinini kimden alıp öğrendiğine dikkat etmesi Kur'an'ı anlama ile ilgili bir meselede her şeyden ve herkesten önce Hz. Peygamber'in ne dediğini araştırması gerekmektedir. Böyle bir davranış yaşanan birçok tartışmayı bitirecek ve İslami bir çözüme kavuşturacak en doğru yöntem olmasından öte Allah'ın emrettiği öncelikli bir görevdir.