Osmanlı Devleti'nin küçük bir beylikten cihan devleti haline gelmesinin en önemli sebeplerinden biri, ilk on padişahın başarılı bir hükümdar ve güçlü bir komutan olmasıdır. Hükümdarlık ve komutanlık özelliklerini şahsında en iyi bir şekilde birleştiren I. Murad, emrindeki akıncı beyleriyle birlikte kuruluş döneminde Balkan fetihlerini en ileri uçlara götürmüş ve Anadolu'nun birliğini sağlama konusunda da önemli adımlar atmıştır. Günümüzde Balkanlar'da yaşayan Müslümanlar, bölgede İslâm'ın yayılması ve üstün bir medeniyetin kurulması açılarından I. Murad'a şükran borçludurlar. Bunun yanında, Osmanlı Devleti'nin teşkilât bakımından gelişmesi ve yeni müesseselerin ortaya çıkması yönlerinden de I. Murad döneminin önemi büyüktür. Ayrıca bu dönemde padişah ve devlet adamları tarafından yaptırılan mimari eserlerle toplumun ihtiyaçlarını karşılama hususunda gereken gayret gösterilmiştir. Kuruluş döneminde Osmanlı Devleti'nin yönetim merkezleri olan Bursa ve Edirne şehirlerinin gelişmesinde, I. Murad'ın yaptırdığı eserlerin büyük payı olmuştur.
I. Murad'ı diğer Osmanlı padişahlarından ayıran iki özellik, savaş meydanında şehid düşmesi ve bundan dolayı da iki ayrı türbeye sahip olmasıdır. Kosova ve Bursa'da bulunan bu türbeler, hâlen ziyaret edilmekte ve I. Murad'ın ruhuna dualar edilmektedir. Dindar bir karaktere sahip olduğu için halk arasında velî mertebesine yükseltilen I. Murad, ulemayı ve şeyhleri himaye etme geleneğini de sürdürmüştür. Böylelikle Osmanlı Devleti'nin ilim ve marifet temelleri üzerinde yükselebileceği bizzat padişah tarafından vurgulanmıştır.