......Daha yirmili yaşımda hayata tutunacak halim kalmamıştı. Tek tesellim beni gören kızımın gözlerinde parlayan ışıktı, sevgiyle çırpınışı, yüzündeki sevgi gülücükleriydi. Bana sevilmenin ne olduğunu, nasıl bir duygu olduğunu o küçük yüreği ile o gösterdi.
***
......Ormandan aşağı nehir kıyılarına doğru kuş sürülerinin süzüldüğünü, ırmak içinde rengarenk kuşların büyük bir iştahla yiyecek peşinde koştuklarını gördüm. Dalıp çıkan karabatakların hareketleri beni adeta büyülüyordu. Yemyeşil ve salkım saçak dalların su üzerine teması, akan suyla yaptığı hareketler insana ilahi bir dansı düşündürüyordu.
***
......Bu intihar mıydı, yoksa toplum duyarsızlığını gözler önüne sermenin bir göstergesi miydi? Cenazesini devlete kaldırtmak sureti ile "Beni yaşatmak için elimden tutmadınız"ın mesajı mıydı? İşin doğrusu benim de duygularım karma karışık hale geldi. Yaşamdan vaz geçip ölümü seçmek bu kadar basit mi? İnsan hayatı bu kadar değersiz mi? Allah'ın verdiği canı yok etme yetki ve takdiri bize mi ait?
***
......Kim bilir yüzünde görüpte çözemediğim o gizemli tebessümü, bizlerin göremediği, yaşayamadığı, onun temiz kalbinde yaşattığı gizemli bir mutluluğun işareti miydi? Yoksa o güleryüz, tatlı tebessüm onun yüreğinde var olan dayanılmaz acıların,ızdırap ve çaresizliklerin kapatılmasını sağlayan ilahi bir örtü müydü? Bu sorunun cevabını öğrenmek hiç bir zaman mümkün olmadı, olamadı.
***
......Abdestimi alıp, Allah'ın bu güne kadar verdiği sağlık ve nimetler için iki rekat namaz kılmadan önce son duamı okuyup Yaradan'a seslendim: "Beni kimse anlamadı, kendimi onlara anlatamadım. Ama inanıyorumki sen anlarsın. Çünkü gerçekleri sen biliyorsun. Son sözüm bu!..