Muhakkak ki ruhumun benim gözümden kaçacak kadar uzak köşelerinde bir şeytan saklı...
Sabahattin Ali, insanın kendisiyle, başkalarıyla, dışarıdaki dünyayla ve sistemle çatışmasını sadece bir dil ve ifade ustalığıyla anlatmıyor. Onu öyle incelikli açılardan ele alıyor ki yalnızca anlatılan dönemin tipolojisine, entelektüel ve sosyoekonomik ortamına ışık tutmakla kalmıyor hikâye; karakterlerini, yaşandığı zamanı, şehri, ülkeyi aşarak insanın insan olarak var olduğu ve olacağı tüm zamanları ve koşulları kapsıyor.
İçimizdeki Şeytan her güçlü edebiyat eserinin okura sunması gerekeni fazlasıyla sunuyor: Çağını ve dilini aşarak bugün bile bizleri kendimizle ve kendi elimizle yarattığımız değerlerle, mekanizmalarla yüzleştiriyor.