İdeoloji, iktidar, medya ve söylem, gündelik yaşamın tüm alanlarını kaplayan dört ana unsur olarak dikkat çekmektedir ve insanoğlunun gerçeklik dünyasının da temel yapı taşlarını oluşturmaktadır. İdeolojinin bir sonucu olarak insanlar, yaşam dünyasını algılamakta, onu şekillendirmekte ve bütün evreni bu ideoloji çerçevesinde yorumlamaktadırlar. İdeoloji savunucularının bir güç istenci vardır ve bu güç istencinin vücut bulmuş hali iktidarlardır. Söz konusu iktidarlar sadece siyasal anlamdaki iktidarlar değildir, hayatın her alanında ortaya çıkan bir yönetme, hükmetme formudurlar. Kitle iletişim araçlarının ortaya çıkması ile birlikte ideolojilerin ve iktidarların kitlelere seslenme ve onları çağırma şekli de değişmiştir. Kitle çağında kamusal alanı domine edebilen medya, insanların düşünce dünyalarını da ele geçirmiştir. Medya, ideoloji ve iktidarların kendilerini anlatabilmeleri noktasında oldukça işlevseldirler. Medya aracılığıyla kendini anlatan ideolojilerin, iktidarların kitlelere kendilerini nasıl betimledikleri de söylemi oluşturmaktadır. Söylemin dili, kaynağın ideolojisi ile örtüşmektedir ve onun dünyayı algılama ile onu anlatma şeklini yansıtmaktadır.