İhsan Saraç, Zonguldaklı bir madenci ailesinin oğlu olarak, 1981'de Kilimli'de dünyaya geldi.
Her Türk evladı gibi doğuştan Müslüman, her Zonguldaklı madenci çocuğu gibi baba kontenjanından "Ecevitçi"ydi!
Gençlik yıllarında Ülkücülükle tanışan İhsan'ın bir tarafı bu yüzden hep Atatürkçü, şiirleri isyankâr, mesajları devrimciydi. Şimdi daha iyi anlıyoruz ki İhsan aslında"Dürüstlükçü"ydü.
Sosyal medyada İhsan, inanmış bir Devlet Bahçeli hayranı, samimi bir Ülkücü, sinirli bir hak savunucusu olarak tanındı.
İhsan ne şahsen madenci ne de taş medreseliydi.
Ama İhsan Saraç aslında bu iki kişiliğin senteziydi.
Yüksek empati kabiliyeti, İhsan'ı bazen yerin yüzlerce metre altında karalara büründürüyor, bazen de yıllarca suçsuz yere hapislerde yatırıyordu!
Başkası olsa Devlet Bahçeli'yle randevu fırsatı bulduğunda ona kendi dertleriyle giderdi.
Ama o, bir özelleştirme sebebiyle haksızlığa uğrayan Zonguldaklı madenciler için devredeydi.
İhsan, işini kaybeden madenciler için Ankara'ya gittiğinde kendisi de işsizdi. Ama bundan kimseye bahsetmemişti.
Çünkü şairler kimseden iş istemezdi.
İhsan Saraç, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü'ne denk gelen bir Cumartesi, hayatına son verdi.
Şüphesiz bu karar, hepimizi kahreden bir cinnetin eseriydi.
Ama belki de İhsan'ın yazdığı en etkili şiirdi!
İhsan'ın hayatı, ölümü ve şiiri hakkında söz söylemeye mezun değiliz.
Takdir okuyucunundur.
Bize yapacak tek iş kaldı…
İhsan'ı okumak şimdi…