Zihnindeki acı anıların görüntüsü gözlerinin önünden geçiyor, sesleri bir türlü durduramıyordu. Seslerin dışarıdan mı yoksa zihninden mi geldiğini idrak edemeyecek kadar bitkindi ve yorgun oluşundan dolayı zihnine direnmekten vazgeçerek düşüncelerin akıp geçmesine izin verdi. Yoldaşları hakikati terk etmişti. Hakikat onları özgür bırakacaktı, ama onlar özgürlüğü nasıl terk edebilmişti! Otoritenin köleliğine neden tekrar boyun eğdiklerini anlamak kendisine acı veriyordu. Onların dinini benimsemeyip uymayanların ruhlarını işkencelerle bedenlerinden ayırıp çürütmelerini kabul etmekte zorlanıyordu. Oysa burası dünyaydı işte: hak ile batılın savaşı, zahirin batınî göründüğü; varlıkla yokluğun, ışıkla karanlığın savaşı… bir seçimle başlayacaktı.