"Tanrılar başlangıçta her şeyi insanlara sunmadılar, insanlar zamanla araştırarak bir şeyi öğrenebilir hale geldiler."
- Xenophanes (M.Ö: 570-475)
"İlerleme" kavramının bütünüyle modern bir ideal olduğu savını ileri sürenler için, bu kavramın meşrulaştığı saha bilimdi. Başka bir deyişle, bu dönemde modern bilim imgesi, ilerleme (progressus) kavramının bir fikre dönüşmesinde belirleyici bir rol oynamıştır. Bu süreçte ilerleme (progressus) kavramının içeriği doğa bilimlerinin başarıları ile birleştirilerek bir fikre dönüştürülmüştü. Bu fikre göre insanlık bilimsel bir yöntemi esas alarak hem doğanın bilgisine sahip olacak, hem de progressus'u gerçekleştirecektir. Bu anlayışta 'progressus' olguların teorilere ya da teorilerin teorilere (kapsam alanı daha geniş olan teorilere) eklenmesiyle birikimsel (cumulative) bir şekilde seyreder.
Yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan teorik fizikteki gelişmeler progressus'un niteliği ve doğası hakkında bir takım sorunları gündeme getirmiştir. Bu sorunlardan en çarpıcı olanı progressus'un nasıl seyrettiğiydi (doğa bilimlerinin nasıl ilerlediğiydi). Bilimin ilerleyen bir entelektüel faaliyet olduğu hususunda hem fikir olan filozoflar, bilimin nasıl ilerlediği konusunda muhalif olmuşlardır.
Yazar, bu eserinde temel olarak bilimsel ilerlemenin ne olduğu ve bilimin nasıl ilerlediği sorularını merkeze alarak bir çözümlemeye varmaya çalışmıştır. Bunu yaparken söz konusu soruları bilim filozoflarından farklı olarak, dilin sentaktik çözümlemesine dayanarak çözümlemeye çalışmıştır. Ayrıca bu bakış açısıyla yapılan çözümleme, halen belirsiz ve tartışmalı olan 'ilerleme' kavramının anlamı ve kökeninin ne olduğu problemine de bir açıklık getirmektedir.