Bu kitapta, sinemada bedensel deneyimin önemini vurgulayan film-fenomenoloji geleneğine yaslanılarak, "Yeni Türkiye Sineması çok-duyusal ve maddesel bir deneyim sunabilir mi?" sorusundan hareket edilmiştir. İlk olarak, güncel film-fenomenoloji disiplinindeki temel problemler ortaya konularak, izleyicinin bedeninin merkezî bir konuma sahip olduğu ve dolayısıyla filmsel imajı meydana getiren teknik, fiziksel ve foto-kimyasal süreçlerin ihmal edildiği tespit edilmiştir. Ardından Siegfried Kracauer'in maddesel yaklaşımıyla Maurice Merleau-Ponty'nin varoluşçu fenomenolojisi bir araya getirilerek, yeni bir yöntem olarak maddî film-fenomenoloji önerilmiş ve Masumiyet (Zeki Demirkubuz, 1997), Yumurta (Semih Kaplanoğlu, 2007), Şimdiki Zaman (Belmin Söylemez, 2012), Baskın: Karabasan (Can Evrenol, 2015), Bulantı (Zeki Demirkubuz, 2015) ve Kaygı (Ceylan Özgün Özçelik, 2017) filmleri bu yöntemle incelenmiştir. Analizler sonucu bu çalışmada, imajın bedenle kavuşumuyla ete kemiğe bürünen sinemasal deneyimde koklama, dokunma ve tatma duyularının da bir yeri olduğu gösterilmiştir. Film mecrası hem temsilî boyutta hem de kayıt mekanizmasıyla ürettiği belirtisel imajlar sayesinde algımıza, topyekûn bedenimize ve içinde yaşadığımız dünyaya dokunan, çoklu duyusal bir deneyim tesis eder.