1 -HİDAYET NURLARI– EHLİBEYT
İslam Dini'nin tebliğcisi ve son peygamber Hz. Muhammed (S), Veda Haccı dönüşü hutbesinde "Kur'an ve Ehlibeyt'i (A)" kendisinden sonra kendilerine tutunulduğunda kişinin asla yoldan çıkmayacağı birbirin-den değerli iki emanet olarak bıraktığını açıklayıp bunların "Kevser Havuzu'nda ona ulaşıncaya kadar birbirlerinden asla ayrılmayacaklarını" söylemişti. Akabinde, kendisin-den sonra olacakları haber vererek eklemişti: "Benden sonra onlara nasıl davranacağınızı göreceksiniz!"
Peki, Peygamberin (S) sözündeki "birbirlerinden ayrılmayacaklar"ın anlamı nedir?
İşte biz bu kitapta -Allah'ın izniyle- tam da bu konuyu işleyeceğiz: Kur'an-Ehlibeyt (A) birlikteliği ve bunun gerçekte ne ifade ettiği. Mademki Kur'an ve Ehlibeyt (A) birbirlerinden ayrılmazlar, mademki onlara tutunan asla yoldan çıkmaz; Kur'an'ı Ehlibeyt'le (A), Ehlibeyt'i de (A) Kur'an'la açıklayacağız.
2-MÜNİNLERİN EFENDİSİ İMAM-I ALİ- İMAMET / HİLAFET GADİR HUM
Hazreti Ali'nin (a) imametinin ve hilafetinin delili olan Gadir Hum'un inkârı beyhude bir çabadır. Çünkü Hz. Muhammed (s) sadece o gün değil, hayatı boyunca İmam-ı Ali'nin (a) önderliğini son derece net bir şekilde tebliğ etmiştir. Gadir Hum günü, ümmetiyle vedalaştığı gün, tüm önderler gibi sadece hayatı boyunca veliahdı ilan etmiş olduğu varisinin atamasını yapmış ve tüm insanlığa bunu ilan etmiş olduğu varisinin atamasını yapmış ve tüm insanlığa bunu ilan etmiştir. Bu nedenle dikkatleri sadece Gadir Hum'a çekip sonra da onu inkar ederek konuyu yok saymaya çalışmanın kimseye faydası yoktur.
"İmamet konusu anlaşılmadan ne İslam dini ne de Alevilik hakkıyla anlaşılabilir."
3-MÜNİNLERİN EFENDİSİ İMAM-I ALİ- BEŞERİ ÜSTÜNLÜKLERİ
Rönesans'ı başlatan iki temel neden vardır: Fetihler sonrası meydana gelen zenginleşme sonucu gelişen sanat akımları ile Endülüs aracılığıyla ve haçlı seferleri sonucu Müslümanlardan öğrenilen bilim ve felsefe.
Müslümanlardan öğrenilen ilmin kaynağı kayıtsız şartsız On İki İmam'dır (a) ve onların kaynağı ise İmam-ı Ali'dir (a). Çünkü astronomi, matematik, sanat, felsefe vb. ilmin şehrinin kapısı olan İmam-ı Ali'den (a), soyundan gelen İmamlar aracılığıyla tüm Müslümanlara aktarılmıştır.
Örneğin, Modern Kimyanın kurucusu, büyük âlim Cabir b. Hayyan İmam Cafer-i Sadık'ın (a) talebesidir. Cabir b. Hayyan ise eserleriyle Farabi, İbn-i Sina gibi pek çok filozofu doğrudan etkilemiştir.
"İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi" ve "Cenevre Sözleşmesi" nin İmam-ı Ali'nin (a) sözlerinden ibaret olduğunu zaten ortaya koymuştuk.
Böylece İmam-ı Ali (a), maneviyat, bilim, sanat, siyaset, adalet ve insan hakları konularında günümüz insanlarının temel kaynağıdır.
4-MÜNİNLERİN EFENDİSİ İMAM-I ALİ- NURANİ KİMLİĞİ
"Ben filmin şehriyim Ali de kapısı, ilmi isteyen kapıya gitsin." "Ali hak iledir hak da Ali ile nerede olursa olsun." "Kur'an Ali iledir Ali de Kur'an ile..." "Ben uyarıcıyım, sen de hidayete erdiricisin ey Ali, hidayete erenler seninle ererler." "Ya Ali! Seni ancak bir mümin sever ve sana ancak bir münafık düşman olur."
"Ey Ali! Senin insanlar içindeki misalin Kur'an'daki: 'De ki: 10 Allah tektir...' ayeti gibidir..."
Ancak ve ancak Allah'ın emri ve iradesiyle konuşan Peygamber'in (s), manevi üstünlüğü, nurani bir kişiliği olmayan biri için bu sözleri sarf etmesi mümkün müdür? Üstelik aynı Peygamber (s) İmam-ı Ali (a) için sarf ettiği bazı sözleri ne bir sahabe ne de başka bir peygamber için sarf etmiştir. Örneğin; hiç bir peygamber için "O'nu zikretmek (anmak) ibadettir." veya "O'nun yüzüne bakmak ibadettir." dememiştir.
O halde nedir işin sırrı?