Abbasi Halifesi Me'mun'un, veliaht olarak kendi hanedanından birini değil de Ehl-i Beyt İmamlarının sekizincisi olan İmam Ali b. Musa Rıza (a.s.)'ı ataması meselesi, Türkçe akademik literatürde üzerinde gerektiği gibi durulmuş ve tahkik edilmiş bir konu değildir. Binaen aleyh bu eser, ele aldığı mevzu hakkında Türkçe literatürdeki en kapsamlı çalışmadır.
Me'mun'un İmam Ali b. Musa Rıza (a.s.)'ı kendi veliahtı olarak atamasındaki hedefleri nelerdi? Mutezileye altın çağını yaşatan bu halifenin, akidevi görüşlerinin bunda tesirli olduğu düşünülebilir mi? Ümmetin en hayırlısı olarak tanıttığı Ali b. Musa Rıza (a.s.) aracılığıyla, Ehl-i Beyt mektebiyle uzlaşarak devlet yönetimini bu mektebin kurucu hanedanına mı bırakmak istedi? Yoksa bu, Şiileri bir şekilde uysallaştırma çabasından başka bir şey değil miydi? Belki de Me'mun, halisane başlattığı bu girişimden bazı nedenlerden ötürü vaz geçmek zorunda kaldı; gerçekten de meselenin özü bu şekilde midir?
Tüm bunların ötesinde İmam Ali b. Musa Rıza (a.s.)'ın gizemli ölümü üzerindeki "sır perdesi", gerçekten de bir sır perdesi midir? Bu ölüm öyle bir sırra dönüş(türül)müştür ki bazı klasik Arap tarihçileri İmam Rıza (a.s.)'ın çok üzüm yemekten dolayı rahatsızlanıp vefat ettiğini bile yazmıştır. Me'mun tarafından zehirlendiğini iddia eden Şia ulemasının bu tezi, tarihi hakikatlerle ne kadar örtüşmektedir?
Bu soruların cevapları gerek dönemin ve gerekse muahhar Sünni ve Şii Arapça kaynakların verdiği bilgiler ışığında bu kitapta aydınlatılmaya çalışıldı. Bunun yanı sıra olayın geçtiği dönemdeki bazı kültürel ve siyasi faaliyetler hakkında bilgiler sunularak meselenin çok boyutlu anlaşılması da hedeflenmiştir.