"...Banarlı'nın üslûbu, eskilerin "tecrübe-i kalemiyye" dedikleri tarza benzer. Bir temel fikirden, küçük bir müşâhededen hareket eder; dağıtmadan, dağılmadan hedefini bulur. Bu yazılarda onun kırk yıllık hocalığının izleri vardır: İkna edici, açık ve berrak bir dil. Bunda şüphe yok ki onun bir Türkçe sevdâlısı oluşu önemli rol oynar. Yazılarının hemen tamâmına yakın büyük bir kısmında dil meseleleri ve Türkçe gündeminden düşmez. Farklı fikirleri işlediği bu yazılarda bir fırsatını bularak Türkçe'nin güzelliğini, dile ihânet edenlerin, uydurmacıların hatâlarını ortaya koyar. Diğer konularda olduğu gibi Banarlı'nın îman, îtikad ve bu çerçevede ibâdetler ve insânî davranışlarla ilgili yazılarında da Yahyâ Kemal'in izleri önemli bir kaynak şahsiyet olarak hissedilmektedir. Bununla berâber Yahyâ Kemal'de îman metafizik ve psikolojik bir problem olarak ve daha çok bir iç sızısı hâlinde görünürken Nihad Sâmi'de aynı duygular estetik ve sosyal tarafı ağır basan bir karakter göstermektedir..."
Prof. Dr. Orhan Okay