NAZENİN KİTAP
ismail…
Kaç İsmail'i kurban ettik?
Ve kaç İsmail'in kurban edilişini izledik.
İbrahim olsaydık keşke!!!
Ve İbrahimi nesli koklasaydık.
Belki gökten bize de bir kurban inerdi.
Nefisler ayaklar altına alınsa, Yeni İsmailler kurtulurdu belki.
Kaç putu indirdin kırılmayan nefis putunda? Belki bunu hesaplardın İbrahim olsaydın.
Kocaman bir İsmail'i ancak İbrahim olarak ve İbrahimi gönüllerde fethedebilirdin.
ILIK RÜZGÂRLAR
"Salına salına ne de hoş yapraklarını salıveriyorsun gökyüzünden yeryüzüne ey ağaç! Sen de mi sevdalandın yoksa, renklerin en güzeline?
Ve yaprakların ondan mıdır, bu kadar narin ve ince, ondan mıdır, bu kadar nazlı ve naif. Salına salına naz mı yapıyorsun diğer ağaçlara?
Söyle!.
Zamanı sen mi yoğuruyorsun, yoksa yaprakların mı?
Salınsın, gelinimin üstüne yaprakların, salınsın.
Söyle!.
Rüzgar da mı seninle arkadaş, aşkı fısıldamak istediğinde ağaçlara?
Yoksa; bu kadar güzel salınmanın sebebi mi bu ılık rüzgârlar?
Söyle!
Yok, yok, sen durağan zamanla da arkadaşsın, akan zamanla da, yere salınan ve toprağı öpen yapraklarında."
KÖSTEKLİ SAAT
"Bir çay içeyim bari ömürden gitsin.
Her fırt iç çekişimde, acısı kaçmayan demli çayından olsun.
Ve bir şeker atayım, erimeyen cinsinden.
Kaçmayan çayın, acılı yanından olsun.
Bir hayat içeyim, çaydanlık elimde, demlesin hayatı çay gibi.
Bir, iki, üç bardak…
Çocukluğum, Gençliğim ve Yaşlılığım…"
CENDERE
"Sarduri, oğlum! Büyük Urartu Krallığı'nın varisi. Umutsuzluğa kapılma! Umutlu ol! Sabır umudun yoldaşıdır!"
ÖZ'LÜ HİKAYELER
Öz'lü hikâyeler bazen bir hayvanın yaşamında imbiklenecek, bazen bir insanın gerçek yaşanmışlıklarını sunacak. Bazen sevindirecek, bazen hüzünlendirecek ama bol bol düşündürecek.
Öz'lü hikâyeler hayatın kendisidir.
Öz'lü hikâyeler geleceği şekillendirecek olan çocuklarımızın ve gençlerimizin doğayı daha çok sevmelerine olanak sağlayacak öğütler içerip, bazen de gerçek yaşamdan kesitler sunmaktadır.
Bu kitapta sunduğumuz hikâyeler insanın yaşam döngüsündeki son yolculuğunu farklı gözle, sunmaktadır.
VAROLUŞ
Varoluş - Haroğlu kalesi efsanesi, Urartuların bölgede kurduğu uygarlığın günümüze kadar kalıntıları ile kalabilen önemli eserlerinden biridir.
Bölgenin hâkim noktasına kurulan kale, doğuda Harput, batıda ise Tomisa kalesi ve İzollu krallığının orta noktasında inşa edilmiş, önemli bir Urartu eseridir.
Tarih yaşanılanlarla birçok medeniyeti kucaklamış, zamanın akışında birçok tarihi şahsiyet izler bırakmıştır. Urartular bölgede yıllarca hâkimiyetini sürdüren ve günümüze kadar gelen değerli eserleriyle var olmuş önemli bir uygarlıktır.
Bu eser Urartuların, dini inanışları ve tarihi şahsiyetlerini, bölgenin doğal güzellikleriyle hikâye tadında harmanlanmış, bölgeyi ve tarihi şahsiyetleri detaylı inceleme fırsatı bulacak meraklıların zihinlerinde bir yolculuğa çıkarmayı hedeflemektedir.
KÜRKLÜ DÜĞÜN BÖCEĞİ YAŞAMA ALIŞMAK
Bir varmış, bir yokmuş. Haroğlu dağı her zamanki ihtişamı ile göz kırpıyormuş. Güneş parıl parıl parlıyor, kuşlar cıvıldıyor, çiçekler raks ediyormuş. Kürklü Düğün Böceği de bu dağın kraliçesiymiş.
ATLARIN TANRISI EQUUS KUŞATMA
Gökyüzü kararmıştı. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Tanrılar, cezayı kime kesecekti? Bir hatanın bedeli savaş olabilir miydi? Aşk, İhanet, Entrika, Şebetaria ve Amidi cephelerinde Urartu-Asuri savaşı ve bir at... Tanrıların atı Equus. Efsane kaldığı yerden devam ediyor...