Günlük kullanımdaki inanç ve bilgi kavramları içinde anlamlılık, doğru inanç ve nesnel kanıtları bilme iddiasının indirgenemez bileşenleri olduğu varsayımı bulunmaktadır. Biz başkalarının inançlarını değerlendirirken aslında bilgi iddiası ile makulleştirme, ideoloji ve kendini kandırmayı birbirinden ayırt ederiz. Sorun şu ki biz sağduyu ayrımlarına hangi konumu veririz?
Ortak akıl kanunlarına, bilgi sosyolojisi alanının hastalığı olan felsefi şüphecilik ve nispicilik karşısında öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen bir eğilim olabilir. Ancak olumsuz onayın tekrarı yanılgısının bir türü olan bu eğilime direnç göstermek gerekir. Bir devirle sınırlı olan ayrımları somutlaştıran ortak kullanım kesinlikle kanun olamaz. Fakat belki de oldukça sofistike bir dilin içinde bulunan ayrımların en azından epistemiyolojik sorunların ifade edilmesinde bize rehberlik edebileceği şeklindeki daha az inandırıcı bir iddia ile yetinmeliyiz. Bu ayrımların epistemiyolojik şüpheciligin karşıt örnekleri olduğu düşünülebilir. Eğer eğitimli bir elitin pratik, bilimsel ve etik yargılarda bulunurken yukarıda özetlenen ayrımlara ciddi ilgi gösterdiği doğruysa, elitin veya ortak illüzyonlarının özel açıklamasını yapma görevi bilginin ortak ölçütlerini çözenin üstüne kalır.