Gölgeler soğumuş, güneş tesirini yitirmişti. Avlu duvarlarından bir ürperti yayılıyordu bahçeye. Kabarık kürklerine sarınmış misafirler karanlıkta bütün ışıkları yanan köşke bir bir gelmeyebaşladı. Her giren sofada kandillerin ışıklarıyla cilalanmış incilerden gözünü alamıyordu. Murad misafirlerini böylesine eşsiz bir abideye sahip olmanın gururuyla karşılıyor, sanki adımları daha sağlam basıyor, eklemleri daha iyi kavrıyordu. Öyle sanıyordu ki incilerden kendine nurlu bir kuvvet akmaktaydı. Büyük salonda baş köşeye kurulmuş oturuyor, taşlarla çevrelenmiş kavuğundan geniş alnına tek damla inci sarkıyordu.