Hayatları dil, din, ulus, hafıza, kimlik gibi kavramlar tarafından işgal edilen ve arada kalan bir depo dolusu insan düşünün. Kitlesel şiddete maruz kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş bir kültürü ve dili ayakta tutmak için sürekli çabalayan, memleketim dediği topraklara adım atmamış kocaman bir depo dolusu insan... Arjantinli yazar Ana Arzoumanian 'İnsan Deposu: Kitlesel şiddet halklara ne yapar?' kitabında, kendisinin de bir parçası olduğu bu depoyu çözümlemeye çalışıyor. Bu depoda sadece Ermeniler yok; soykırıma uğramış Boşnaklar ve Yahudiler de, zorla yerinden edilen mülteciler de orada. Kimliklerin inşası, yıkımı, yıkımın açtığı yaraların tedavisi ve tedavinin ardından gelecek yeniden inşa sürecini anlatan Arzoumanian'ın denemelerinden, tedavi tamamlanmadan girişilen yeni bir inşanın, bireysel ve toplumsal olarak ne gibi hasarlara yol açtığı ve hangi içinden çıkılması güç sorunlara sebep olduğunu okuyoruz. 'İnsan Deposu'nda Arzoumanian, felaket görmüş, dağılmış, kaybolmuş halkları anlamaya çalışırken kesin sonuçlara varmıyor, okuyucuya yoruma açık, kafa yorabileceği alanlar bırakmayı ihmal etmiyor.