İnsan hakları üzerine yazılanlara şöyle bir bakıldığında, evrenselliğine bir vurgu yapıldığı dikkatten kaçmaz. Bu da, onun evrenselleşme iddiasıyla ortaya çıkmış olduğunu göstermek için oldukça işe yarar. Bu bağlamda, insan haklarının, özellikle ikinci dünya savaşından sonra, bir araya gelen devletlerin, yeni bir evrensel hukuk oluşturmaktaki çabalarının bir sonucu olduğu söylenebilir. İnsanlığı kasıp kavuran savaş, yıkıma ve felaketlere öyle bir gark eder ki dünyayı; galip devletler dahi silkinip kendine gelmek isterler. Bu sebeple, Cemiyet-i Ahkâmdan Birleşmiş Milletlere doğru yeni bir düzenin temelleri atılır. Bu gelişimi tam olarak anlayabilmek için Birleşmiş Milletler sisteminden öncesine, açıkça söylenirse; insan haklarının bu hukuksallaşma serüveninin öncesine gitmek, insan haklarının tarihsel geçmişini bilmek, elzemdir. Hukuksallaşmanın önemi asla yadsınamasa da, tarihsel öykü, bizlere, daha doğru bir görüntü sağlayacağından, şimdilik hukuksallaşmanın öyküsü ötelenebilir.