"Önceleri Tanrı'nın insanlara sadece yaşamaları için can verdiğini sanıyordum, artık bundan daha fazlasını biliyorum. Anladım ki o, insanların birbirlerinden ayrı yaşamasını istemiyor, bu yüzden de onlara her birinin tek tek neye ihtiyacı olduğunu aşikâr etmiyor. Bir arada yaşamalarını istediğinden hepsine kendilerinin ve diğerlerinin neye ihtiyacı olduğunu gösteriyor."
Zengin ve soylu bir aileden gelen Lev Nikolayeviç Tolstoy'un hayatı hakikati aramakla geçti. Yaşadığı zenginlik dolu hayatı reddederek yoksul sınıfın arasına karışan Tolstoy, iyilik-kötülük, ölüm yaşam, açgözlülük-tokgözlülük gibi kavramlara erdemli yanıtlar aradı, insanı sorguladı. James Joyce kitaba ismini veren "İnsan Ne ile Yaşar?" adlı öyküsü için "Edebiyat tarihinin en önemli öyküsü" der. Onu bu denli büyük yapan şey şüphesiz insanlığa bıraktığı bir vasiyet olmasıdır.
Tolstoy, kısa öykülerden oluşan bu son dönem eserinde, insanın içinde neyin olduğunun, insana neyin verilmediğinin ve insanın ne ile yaşadığının cevaplarını sunuyor. Büyük romancı aynı zamanda öykü yazma konusundaki becerisini de gözler önüne seriyor.