Bu kitap, felsefi tartışmalara hayatın anlamı ve arayışlarımıza bakış tutmaktadır. İnsan fikirler üreten olduğu kadar fikirleri tüketen de bir varlıktır. Bu kitabın hedefi olabildiğince düşünceler ve sorular
üretmektir. Herkes kendi sorusunu ürettiği zaman hayatta yol almaya başlarız. Ödünç yanıtlar, bizi çabuk terk eder. Bizi köklü bir oluşa, varoluş ve bulunuşa götüren sorularla birlikte düşüncelerimizdir. Hayatın ürünü insan, insanın ürünlerinden biri ahlâktır.
Yaşam, üzerinde hem konuşulması hem de susulması gereken bir içeriktir. Bu içeriğin konuşulması gereken yönü ise yaşamın bize bugün sunduğu imkânları ve görünüşleridir. Susulması gereken yönü, bize henüz bugün açmadığı ama yarın açacağı ufuklardır. Hayat bulan insandır. Ürettiği duygularla
nice hayatlar yaratan da insandır. Dışarıda acıya da sevince de savaşa da barışa da hayat kazandıran bizim düşüncelerimiz ve eylemlerimizdir.
Bu kitapta hayatı, akış ve katılış gözüyle sorgulamaya çalıştık. Kanaatimce yaşamı özetleyen iki kelime bunlardır. Bununla birlikte kopuş, ayrılış da hayatın görünümlerindendir. Döngüsellik içinde nihayetinde tüm kopuş ve ayrılışlar da akışa dönmektedir. Hayatı buluşumuz ve buluşa yeniden
katılışımızla gerçekten var oluruz. Hayat bize yetkiler verir. Bu yetkilerle yetkinliklerimizi arttırır hayata ve içerdiklerine anlam ve değer katmaya çalışırız. Bilgide yetkinlik, davranışta yetkinlik en temel çabamızdır. Bu yetkinlik hissimizi bir an için kaybettiğimizde, akıştan kopup farklı akışlarda
kendimizi bulabiliyoruz.
Ahlâk, insanın doğasıyla uyumlu ve bütünleşmiş olarak akışta bulunmasıdır. Akışın önünde tercih ve kararları ile nice yollar aştığı ölçüde var oluşun huzurunu duyacak, akışını düşünecek, akıştaki duruşunu, akıştakilerin akıştaki huzuruyla en üstün, saf ve koşulsuz sevinci duyacaktır. Bilgelikle,
evrenle ve içerdikleriyle buluşup konuşacak, cesaretle evreni koruyacak ölçülülükle iyilikleri çoğaltacak, her şeyin yerli yerinde olmasının verdiği öz güvenle adalet ve en yüksek iyi ve mutluluğun izinde olacaktır.