Günümüzün en önemli ve özgün düşünürlerinden birisi olan Alman filozof Peter Sloterdijk'ın "İnsanat Bahçesi İçin Kurallar" adını taşıyan bu kitabı, asıl olarak Heidegger'in "Hümanizm Üzerine Mektup'una yanıt olarak kaleme aldığı bir metindir. Sloterdijk, günümüz toplumlarını birer hayvanat bahçesine benzeten, Platon ve Nietzsche'ye de gönderme yaparak, insanın "evcilleştirilmiş" ve böylece asıl özünden uzaklaştırılmış olduğunu, hümanizmin ise bu durumu dikkate almadığını iddia eden bir filozoftur. Sloterdijk'in önce hümanizm üzerine bir konferansta, sonra bir felsefeciler toplantısında dile getirdiği, Althusser ve Levi-Strauss'un "hümanizmin sonunun geldiği"ne ilişkin felsefelerinin devamı niteliğindeki bu görüşleri, gazetecilerin yabancı oldukları bir konudan çarpıcı haber çıkarma gayretkeşliklerinin de katkısıyla Almanya'da büyük bir sansasyona yol açmış ve 1999'da Sloterdijk-Habermas tartışması denilen kapışmanın eksenini oluşturmuştur. Neydi Sloterdijk'ın görüşlerinin özü ve filozof ne diyordu? Heidegger, insanı sonsuz bir biçimde yeniden kıymetlendirilmiş ve onu evcilleştirilen bir hayvan gibi tasavvur etmekten vazgeçip, insanı "Varlık" kavramlarıyla anlatmaya çaba gösterirken, Sloterdijk insanı biyolojik bir varlık olarak ele alıp, insanın hayvan oluşu ve hayvan yaşayışında başarsızlığa uğradığını öne sürüyor, biyo-politik ya da genetik mühendislik sayesinde insanüstünün artık erişilebilir hale geldiğine inanıyordu... Türkiye'de bir kitap halinde yayımlanan bu ilk metniyle Sloterdijk, ülkemiz okurlarını alışılmış kalıpların dışında düşünmeye, en güvenilir görünen kavramları bile sorgulamaya davet ediyor...