"Çocukluktan yetişkinliğe, beşerlikten insan olmaya doğru evrilmek için, ölüm fikriyle yüzleşmek ve varlık zeminindeki bu bilinmezliği kabul etmek gerekir. Tasavvuf düşüncesindeki 'ölmeden önce ölmek' ilkesi, bu imkânı işaret eder. Ölmeden önce ölmek, ölümlülük ilkesinin eninde sonunda elimizden alacağı, mülkiyetimizde olmayan şeyler hakkındaki mülkiyet iddiamızdan vazgeçmektir. Bu ilke bizi iradesiz ve amaçsız bir yaşama götürmez. Aksine, içinde yaşadığımız an içinde neyin korunmaya, neyin bırakılmaya uygun ve değerli olduğunu ayırt etme imkânını getirir. Ömrü bitmiş olanı teslim edip, şimdi geleni kabul etmenin yolunu açar."
Fidan Terzioğlu "İnsanı insan yapan nedir?" sorusunun peşinde, sinema tarihinde derin iz bırakmış yedi önemli yapay zekâ filmine tasavvufun gözüyle bakarak bizi bir yolculuğa çağırıyor: Bilmediğimiz, arzuladığımız, istemediğimiz ötekilikleri görebilmek, izleyebilmek ve dönüştürebilmek için. Hayatın kaynağının bilmediğimizi dahi bilmediğimiz veçhelerinde olduğunu fark etmek için.
İnsanın kendisi ile öteki arasında kurduğu ilişkiler hakkında bu kitap. Öteki yabancıdır, dışarıdakidir, bizden olmayandır; bilinmeyen, tanımlanamaz ve denetlenemez olandır. Bilinmezliğin içerdiği bilgi ve deneyim için, bildiğimiz sınırların genişlemesi için ve bu sınırlardan özgürleşmek için süregiden bir arzu duyarız. Bu keşif arzusu ve merak gelişmemizi, yeni bilgilere ve kavrayışlara açılmamızı sağlayan en önemli itkimizdir. İçinden çıkılması güç görünen bir ilişkiler kavşağında yeni açılımlar bulmak, yeni cümlelerle konuşmak, yeni fikirler oluşturmak ve bu fikirleri dayanışma içinde eyleme dönüştürebilmek için.