Hiçbir şey yoktu. Tek O vardı!
İlmi ve kudreti sonsuz, yaratması mükemmel, sanatı muhteşem, bütün güzelliklerin kaynağı, ezel ebed sultanı Allah…
Ve Allah, kendisinden başka hiçbir şeyin olmadığı, zamandan bilesöz edilmeyen bir zamanda "bilinmeyi ve tanınmayı" diledi.
İstedi ki gizli güzellikleri, mükemmel özellikleri görünsün, bilinsin; gören gözlerce takdir edilip beğenilsin ve sevilsin.
Ve yaratılış başladı. "Ol!" emriyle kâinat ve içindekiler, görünen görünmeyen bütün âlemler, trilyonlarca yıldızdan oluşan gök adacıkları, canlı cansız her şey "var" oldu.
Ve Samanyolu galaksisi içinde, Güneş sistemindeki gezegenlerden bir gezegen, mavi renkli dünyamız, özel bir görevle, özene bezene yaratıldı.
Kıtalar kaydırıldı, dağlar dikildi, vadiler açıldı, akarsular tatlı tatlı akmaya başladı. Toprak canlandı, sular fışkırdı, yemyeşil bitkiler çıktı her yerden… Ve birbiri ardına canlılar belirdi görünmezden…
Manzara muhteşemdi. Varlıklar harf harf, kelime kelime yazıldı; sanat eserleri bir bir sıralandı yeryüzü galerisinde…
Dünya, yaratılan bunca güzelliğin sırrını keşfedecek, Yaratıcılarını bilip O'na şükürlerini sunacak sakinlerini ağırlamaya hazırdı artık.
İlk insan Hz. Âdem ile Muhammed aleyhissalatü vesselam arasında gelmiş, insanların en seçkinleri peygamberlerin hayatı, diğer anlamıyla "insanlığın muhteşem hikâyesi" bu eserde...