İnsanoğlu bilinmeyenden ve sonsuzluktan korkar fakat bunu anlamaya çalışan birtakım cesaretli bilim insanlarımız hep olmuştur.
Geçmiş, şimdi ve gelecekti asıl olan kendimizi bilmektir. Peki, bu kendimizi bilme yolunda ne yaptık diye sorgulayacak olursak, belki birçoğumuz hiçbir şey yapmadı ama içimizden birkaç kişi de tek başlarına çalışmalar yapmış olmasına rağmen milyonları, ülkeleri, kıtaları aşarak bu bilgiyi yaydı.
Çoğu zaman onlara karşı geldik, yıldırdık, amaçlarından sapmalarını istedik ama onların bilme arzusu kendilerini hiçbir zaman durdurmadı. İnsanlık adına da büyük çalışmalar elde edip, önden gitmenin zorluğunu üstlenerek, bizlere önemli bilgiler verdiler.
Bunlardan biri Harezmî, yani sıfırı bulan kişi. Bir nevi sonsuzu, (Tanrı) bulan kişi de diyebiliriz. Sonsuz kelimesi insan doğasına ürkütücü gelir. Bundan dolayı da birçok kilise ve ülke de Sıfır rakamı, Müslüman Türklerin buluşu denilerek uzun süre Avrupa'da yasaklanmış ve Kilise tarafından aforoz edilmişti. Harezmî ise bir kitabına şöyle yazmıştı:
Tüm sayılar birden çıkmıştır, bir ise 'sıfır'dan. Sıfırda büyük bir mabedin saklı olduğunu bilmek gerek: O (Tanrı), ne başlangıcı ne de sonu olan sıfırda simgelenir ve tıpkı sıfır gibi ne çoğalır ne de azalır; ne ona akan ne de ondan kopan bir ırmak vardır ve sıfırın tüm sayıları on katı çoğaltması gibi o da yalnızca on kat değil, binlerce kat çoğaltır, hatta doğrusu o her şeyi hiçlikten yaratır, esirger ve yönlendirir.