"Elimle nişan almıyorum. Eliyle nişan alan biri babasının yüzünü unutmuş demektir. Gözümle nişan alıyorum. Elimle ateş etmiyorum. Eliyle ateş eden biri babasının yüzünü unutmuş demektir. Kafamla ateş ediyorum. Silahımla öldürmüyorum. Silahıyla öldüren biri babasının yüzünü unutmuş demektir. Kalbimle öldürüyorum."
Doğrusunu söylemek gerekirse tam şu anda ikiye ayrıldınız: Yukarıdaki sözlerin kendisine bir şey ifade ettiği ve etmediği insanlar olarak. İkinci gruptakiler, korkmayın geçecek. Çünkü bir dönüm noktasındasınız. Arda Arel'in öykülerini okumaya başladığınızda taşlar yerine oturacak. Uyuyan hücreler uyanacak, sır kapısı aralanacak, zihninizde eser miktarı fay hattı harekete geçecek. Raskolnikov'la Roland Deschain, Joseph K. ile Gollum sonunda birleşecek. İlk gruptakiler, yüzünüzdeki gülümsemeyi görür gibiyim. Evet evet, doğru duydunuz. Öykümüz, yeni anlatıcısına kavuştu. Söz'ün bayrağı dalgalanıyor. Düşleriniz gerçek oldu. Hadi iyisiniz!