İş adamı kararı ilkesi (business judgment rule), yönetim kurulu kararlarına mahkemeler tarafından müdahaleden mümkün olduğunca kaçınılması gerektiği kabulüne dayanmaktadır. Bu yaklaşımın gerekçeleri arasında, ticari faaliyetin zaman baskısı altında ve ancak, o anın mümkün kıldığı bilgilerle sınırlı bir değerlendirme neticesinde alınabildiği ve bu kararın sonuçlarının tamamının, kararı alanlar tarafından öngörülmesinin mümkün olmadığı görüşü yer almaktadır. Buna göre, yönetim kurulu üyelerinden beklenmesi gereken, her zaman şirket için mutlaka en yerinde karara ulaşmaları değil; karar alma sürecindeki yükümlülüklerini yerine getirmiş olmalarıdır. ABD hukuku kaynaklı bu ilkenin, başta Almanya olmak üzere, diğer birçok ülke tarafından da birbirinden farklılaşan esaslar üzerinden uygulandığı görülmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Gerekçesi'nde (m. 369/1) yer verilen, "tedbirli yönetici ölçüsü, "işadamı kararı" (business judgement rule) verilebileceğini kabul eder ve riskin bundan doğduğu hallerde üyenin sorumlu tutulmaması esasına dayanır.", açıklaması, konunun Türk hukuk öğretisinin de gündemine daha yoğun bir şekilde dahil olmasına imkan tanımıştır. Bununla birlikte, ilkenin Türk hukukunda uygulanabilirliği, öğretide henüz üzerinde görüş birliğine ulaşılamayan konulardandır. Bu çerçevede, sunulan çalışmanın amacı, iş adamı kararı ilkesinin teorik temellerinin, ABD ile Alman hukuk sistemindeki uygulama esaslarının ve Türk hukukundaki uygulanabilirliğinin değerlendirilmesidir.