Bu kitap sizi Kaliforniya tarihindeki en ciddi çocuk istismarı vakalarından biriyle ve anne kavramının en şeytani boyutuyla yüz yüze getiriyor.
Alkolik ve duygusal olarak dengesiz annesi tarafından vahşice dövülen ve ölesiye aç bırakılan Dave Pelzer'in bir çırpıda okunan ama akıllardan kolayca çıkmayan hikâyesi bu. Öyle bir anne düşünün ki öngörülemez ve dolambaçlı oyunlar oynuyor, çocuğuna türlü türlü işkenceler yapıyor ve onu her gün ölümle burun buruna getiriyor. Dave hayatta kalmak için annesinin bu oyunlarını kazanmak zorunda. Ne yazık ki annesi onu oğlu olarak değil, bir köle olarak görüyor. İsmiyle çağırmaya bile tenezzül etmediği bir köle...
Dave evlerinin bodrum katında eski bir yatakta yatıyor, giysileri kirli ve yırtık pırtık. Annesi güzel bir şeyler yemesine izin verdiğinde de bu ancak bir köpeğin burun kıvıracağı türden şeyler oluyor. Dave'in yaşadığı kâbustan kimsenin haberi yok. Sevgisiz, çaresiz ve yapayalnız. Sahip olduğu tek şey hayalleri, onlar sayesinde ayakta kalabiliyor. Aslında tek isteği diğer çocuklar gibi olmak; doymak, sıcak bir yatakta uyumak ve sevilmek...