Elizabeth Peters'ın Mısır Polisiyeleri dizisi okuyanın nefesini kesen, heyecanlı, eğlenceli ve romantik bir macerayla devam ediyor: İsis Rahibesinin Esrarı.
Maskeler takıldı, purolar mangallara atıldı. Sunağa yayılmış olan adam kalkıp cübbesini düzeltti. (...) İbis başlı Thoth'un yine bana yaklaştığını gördüm. (...)
Uzun boylu bir adamdı, tepemde kule gibi yükseliyordu. Güneş şemsiyemin sapını aradım. Ama adam ne konuştu ne de tehditkâr bir harekette bulundu, yanımda durup sunağa döndü. Puta doğru ellerini kaldırdı, daha önce yüce İsis'e etkileyici bir biçimde hitap etmiş olan sesi tanıyınca ensemdeki tüyler diken diken oldu.
Birden bağırdı. "Geliyor! Geliyor! Yüce olan geliyor!" Sonra derin bir saygıyla yere kapaklandı. Ama ilaha bakmıyordu. Balkonun altındaki gölgelerin arasından maskeli, beyaz cübbeli, omuzlarına sem rahibinin leopar derisini atmış biri çıktı. Nefesimi tuttum. Aradığım adam buydu. (...)
Zavallı kızın gevşek vücudu gözler önüne serilince adamlar ilgi ve takdirle mırıldandılar. Kıyafeti Eski Mısırlı kadınlarınkinin şaşılacak kadar iyi bir adaptasyonuydu ama soylu leydilerin zarif, pilili keten cübbesi yoktu üstünde. Bir hizmetçi ya da köle kız gibi giyindirilmişti.
"O seçilen kişi" dedi sem rahibi ciddi bir sesle.
"Tanrı'nın gelini."